Ozon, bölgesel veya sistemik olarak ozon-oksijen karışımının kullanıldığı bir yöntemdir. Ozon tabakasında bulunan bu gaz üç oksijen atomunun bir araya gelmesiyle meydana gelir. Renksizdir ve kendine has bir kokusu vardır. Bu gazın tıbbi amaçlarla kullanılabilmesi için saf şeklinin saf oksijen ile karışım halinde bulunması gerekir. Antimikrobiyal, immüniteyi güçlendirici, antioksidan etkilere sahiptir. Dolaşımda birbirlerine kenetlenip gezen eritrositler ozon gazı ile karşılaştıkları vakit birbirlerinden ayrılırlar, eritrositlerin şekillerinde değişiklik meydana gelir. Şekil değişikliği sonucunda eritrositlerin yüzey alanı artar ve daha fazla oksijen taşıyabilecek konuma gelirler. Daha fazla oksijen taşınması sonucu hasarlı dokulara daha fazla oksijen gider ve böylece o dokunun iyileşmesi daha kısa sürer.

Ozon uygulaması eklem içi enjeksiyon, rektal-vajinal püskürtme, kanın ozonlanıp tekrar verilmesi gibi yöntemlerle uygulanabilmektedir. En yaygın yöntem 50-200 cc. kanın alınıp dış ortamda ozonla karıştırılıp tekrar damar yoluyla hastaya verilmesidir.

Ozon uygulaması eklem yaralanmaları, tendon yaralanmaları, gingivit, periodontitis, fibromiyalji, nöropatik ağrı, miyofasiyal ağrı gibi durumlarda sertifikalı tabip tarafından uygulanabilmektedir.

Massif kanamalı hasta, Glikoz-6-Fosfat Dehidrogenaz eksikliği, malign hipertansiyon, ağır trombositopeni gibi durumlarda ozon uygulaması yapılamaz.

Leave a comment